• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Siyer Ve Qur’ân Kıssalarına Bakışımız
Lafı şuna getirmek istiyorum; nasıl ki on altı asır önce indirilen Kur’ân, kıssa anlatırken bile, halihazırdaki bizlere bir mesaj veriyorsa, mesela bir Karun kıssasında, bir Ashâb-ı kehf veya uhdut kıssasında, meselâ anlatılan Peygamber hikayelerindeki olaylara tarihte geçmiş ve işi bitmiş âyetler olarak bakmıyorsak, bugün için bize söyleniyor gibi üstünde düşünerek inanç, hukuk, ahlâk ve metot bulmaya çalışıyorsak, aynen öyle de, Peygamber Efendimiz ve Ashâbının çağı, bizim için işi bitmiş bir târihî çağı değildir, aksine hayâtımıza hayât kazandıracak ilkelerin kaynağıdır. Bugün için yaşadığımız sorunlara inanç, hukuk, ahlâk ve metot bazında çözüm ortaya koymada, hâlâ geçerlidir. 

Bu bakış açısının ötesinde bir düşünce, siyer ilmini herhangi bir târih kültüründen farklı kılmayacaktır. Bu ise elimizdeki mucizevi çözümü kaybetmek demektir. Bu korkunç bir ihanettir.

Bu ihanete düşenler için bundan sonra daha büyük bir ihanetin gelmesi kaçınılmazdır. O da insanlığın çözümünü Marks’ın, Lenin’in, Mao’nun, Hitler’in, Adam Shimit’in, Hegel’in, Veber’in… hayât hikâyelerinde ve düşüncelerinde aramaktır. Bu ise bütün insanlığın küfrün karanlık dehlizlerinde ebediyyen kaybolması demektir. Orda asla kurtuluştan eser ve ümit yoktur. Bir Müslüman için böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değildir.

Asr-ı saâdet bizim için her zaman canlıdır, diridir, bizi beslemeye devam eden bir damar, bir kaynaktır. Bizim için hayâtımızın âb-ı hayâtıdır siyer ilmi. Onu çok okumalı ve iyi öğrenmeliyiz. Bazen basit meselelerin çözümünde bile tıkandığımız, küçük küçük eziyet ve işkencelerle engellendiğimiz zamânlarda düşmemiz muhtemel olan ye’s ve ümitsizliğimizi yine o hayâtı iyi tanıyarak aşacağızdır.

Öyle de oluyor. Bazen bunalıyor, öfkeleniyor, kızıyor, tehditler savuruyoruz. Birden “bu asr-ı saâdette olmuş mu? Olmuşsa nasıl aşılmıştı?” diye düşündüğümüzde ve aklımıza birer birer bilgiler geldiğinde, işte o zamân kendi kendimize gülmeye başlıyoruz. Çünkü bizim yaşadıklarımız, onlarınkinin yanında devede kulak bile olmayınca, vaziyetimiz kendimize bile komik gelmektedir.

Öyleyse siyer okuyalım sevgili kardeşlerim. Bu okumaların İslâm’ı yaşama ve yaşatmada dava adamı yetiştirme ve benzer dertlere çözüm getirmede, Kur’ân ve Sünnetin uygulandığı o örnek asrı, asr-ı saâdeti anlama ve kavrama konusunda faydalı olmasını Yüce Mewlâdan dileyelim. Okudukça içinde adı geçen selefi sâlihinimize minnet ve şükranlarımızı arzedelim. 

  Cemal Nar www.cemalnar.com      www.habervaktim.com 17.05.2017  

  
796 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın