• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Totaliter Çağın Sonu

Huzeyfe Bin Yeman tarikiyle rivayet edilen bir hadiste  ‘ Hayırla geldiniz ya Resulallah: Sizden sonra bir şer gelecek mi ?’ diye sorması üzerine Peygamberimiz ‘evet’ diye cevap vermiştir. Tekraren ‘söz konusu şerden sonra yeni bir hayır gelecek mi?’ diye sorması üzerine Peygamberimiz yine ‘evet’ buyurmuş ve bu hayrın ise ‘deheni’ ya da tozu veya dumanı, lekesi olduğunu ifade etmiştir.  Halis olmaktan öte alacalı bir hayır olacağını ‘dehen’ ifadesiyle işaret etmiştir. Huzeyfe’nin ‘deheni’ sorması üzerine Peygamberimiz bunu şöyle tarif etmiştir: Yolumuz ve yöntemimiz dışında icraat ve rehberlik yaparlar bunu tanır, bilir ve reddedersiniz. Bu hayırdan sonra tekrar bir şer gelip gelmeyeceğini sorması üzerine Peygamberimiz bu defa topluluk (kavm) yerine duat ifadesini kullanarak cehennem propagandacılarının veya dailerin insanları cehenneme çağıracaklarını ve onlara uyanların oraya sürüleceklerini ifade etmiştir. Ey Allah’ın Resulü , ‘onları tarif et’ denildiğinde ise ‘bizim soyumuzdandırlar ve dilimizi konuşurlar.  Onları gördüğünde Müslümanlar topluluğuna ve onların imamlarına uy’ buyurur.  ‘Müslüman topluluk veya imamı bulunmazsa?’ sorusuna mukabil Peygamberimiz,  ‘bütün fırkaları (fırkacıları) boşla ve terk et. Ölünceye kadar bir ağacın köküne tutunabilirsen, öyle yap’ buyurmuşlardır.

Cehennem daileriyle’ ideoloji gömleği giyen kimselere işaret edilmektedir. Bunlar teorisyenler de olabilir siyasetçiler gibi uygulayıcılar da. Nasır, Kaddafi örneklerinde olduğu gibi.   Dinin yerine ideolojileri ikame eden kimseler murat edilmektedir. Burada ideolojiler veya totaliter çağa işaret vardır. Huzeyfe Bin Yeman ayrıca imam veya Müslümanların (örgütlü) toplulukları olmaması halinde nasıl bir yol takip etmesi gerektiğini soruyor. Peygamberimiz de cehennem dailerinden hiçbir fırkaya uymamasını telkin ve tembih ediyor. Açıktır ki, bu Müslümanların tespih taneleri gibi dağıldıkları herkesin baş çektiği bir duruma ve döneme işaret ediyor.    Bu deheni bulunan alacalı bir dönem değil aksine kapkaranlık bir dönemdir.  Müslümanların örgütlü bir yapıları ve imamları kalmadığı dönem ise hilafsız Osmanlı sonrası ideolojik dönemdir. Bu dönemin bir başka vasfı da cebabire yani totaliterler dönemidir.  Arap Baharı ile birlikte bu dönem kırılma aşamasına girmiştir.  Arap Baharı tabir caizse devrimi bitiren devrimdir. Fransız Devriminin tortularını silkelemiştir. Cehennem davetçilerinin referans ve ilham aldıkları Fransız Devriminin yerli bir devrimle yıkılması aşamasıdır. Totaliter çağda İslam ifrat ve tefrit kıskacında anlaşılmış ve kimi hocalar da cehennem davetçilerinin yamağı olmuşlardır.

Huzeyfe Radiyallahu Anh’dan rivayet edilen bu husustaki ikinci hadiste İslam tarihindeki çalkalanmalara ve devrelere işaret edilmektedir. Birinci dönem mutlak cahiliyeti ortadan kaldıran rahmet ve nübüvvet dönemidir. 23 yıla tekabül etmektedir. İkincisi ise peygamberlik yöntemi üzerine olan hilafet dönemidir. Hilafet ittiba ve takibi akla getirmektedir. Bu ikinci 30 yıllık dönem dumansız ve lekesiz ( biduni dehen) ittiba ve takip dönemidir. İrbad Bin Sariye’nin rivayet ettiği bir hadiste de bu halifeler Raşit ve mehdi halifeler olarak tanımlanmış ve yaptıklarına dört elle ve azı dişlerle  yapışılması tavsiye edilmiştir.  Hilafet döneminin sonu da kısmi fitnelere sahne olmuştur. Bu fitneler yeni bir çağın kapılarını açmıştır. Bu ise kısmi cahiliyet veya lekenin (dehen) karıştığı üçüncü devredir. Buna ümera yani otoriterler devresi denmektedir. Yönetim tarzında hilafetten kraliyete Kisra ve Kayzer yöntemine dönüştür. Hazreti Peygamber dönemi külli bozulmadan sonra külli düzelme ve ıslah halidir.  Hilafet ise bunu muhafaza dönemidir. Isırıcı saltanat dönemi ya da üçüncü dönem ise alacalı dönemdir. Dördüncü cebabire veya deccaller ya da cehenneme çağıran dailer dönemi ise siyasi ve sosyal anlamda külli bozulma ve fetret dönemidir. İdeoloji ve totaliter çağdır. Cahiliyete dönüşü simgeleyen karanlık çağdır.  Bu dönem Said Havva gibilerinin belirttiği gibi Osmanlı sonrası başlayan süreçtir. Arap Baharından sonrası ise beşinci dönemin ayak seslerini, mukaddimesini veya ikinci hilafet dönemine geçişi temsil ediyor. Ya da birinci hilafet dönemine dönüşü. Bu ise her sahada külli bir tamiratı ve ıslahı akla getirmektedir. Kalıntılar ile Batı eski sistemi yeniden üretmek, tamir etmek istemişler bu yüzden Suriye meselesini kilitledikleri gibi Mısır’da çarkları geriye çevirmişlerdir. Bu ise eski çarkın toptan kırılmasını ve dünya sisteminin yıkılmasına giden süreci hızlandıracaktır. Cüzi kırılmayı külli ve küresel bir kırılma haline getirecektir.  Tıkayıcılar da tasfiye olacaktır. Murad-ı ilahi böyledir bu yüzden meselenin çapı büyümüştür.  Çünkü yerli cehennem dailerinin hamileri Batı’dadır. PKK gibi maşalar ise şeytanın vızıltısı olarak kalacaklardır. 

Mustafa Özcan / Vahdet Gazetesi 31.08.2015

Habervaktim

  
610 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın