• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
RAMAZAN ORUCU ve TERAVİH NAMAZI

Mükellef Müslümanın, ibadet niyetiyle, imsakdan (şafak sökmeye başlamasından) güneş batıncaya kadar, yeme içme ve şehevi arzulardan nefsi tutmasıdır.

Ramazan orucu, islâmın beş temelinden üçüncüsüdür. Oruç da namaz gibi farz olan, bedeni bir ibadettir. Medine-i Münevverede Hicret'in ikinci yılı Şa‘ban ayının sonunda farz kılınmışdır. Hz.Peygamber (A.S.) Efendimiz, Hicretin onbirinci yılı Rebiul-evvel ayında dârı bekâya göçtüğünden, dokuz Ramazan orucu tutabilmiş, Bunlardan beşi: Yirmi-dokuz gün, dördü de: Otuz gün. Daha evel Muharrem orucu tutarlardı. Ramazan orucu farz oluca Muharrem orucu sünnet olarak kaldı.

Orucun Mü’minlere farz olmasındaki hikmet;
İnsanları, ibadet niyetiyle aç susuz, zor şartlarda bile ALLAH Teâlâ'nın emirlerini tutmakda ve yasaklarından kaçmakda sabrederek, her istediğini yapmak isteyen nefsin arzularına hakim olmayı talimle,  ALLAH Teâlâ'ya itaatın kemâline erişmesidir.

Allahü tâlâ Bakara suresi 183,184. Âyeti celilelerinde meâlen şöyle buyuruyor:
183"Ey iman edenler! Oruç, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de farz kılındı. Umulurki korunasınız. Oruç sayesinde nefsinize ve şehvetlerinize hâkim olma alışkanlığını elde ederek günahlardan, tehlikelerden sakınıp takva mertebesine erebilesiniz.

184‘‘ Sayılı günler. İçinizde hasta olan veya yolculukda bulunan, başka günlerde sayısınca tutsun. (Yani kaza etsin) Takatını yitirmişlere (Oruç tutamıyacak derecede ihtiyar, iflah olmayan müzmin hastalığı olanlara) bir miskin (çok fakir) doyurumu fidye vardır. Her kim de hayırına fidyeyi arttırırsa hakkında daha hayırlıdır, bununla beraber Oruç tutmanız sizin için daha da hayırlıdır, eğer bilirseniz.

Bu ayet-i kerimelerden anlaşılıyor ki: Bütün ibadetlere ve bilhassa oruca devam, sahibine takvâ yani ALLAH Teâlâ korkusu, ALLAH Teâlâ saygısı kazandırır. O halde ibadetsiz kişilerden takvâ beklenemez. Zira takva, ibadetin mahsulüdür. Takvâyı kazandıramayan oruç ve diğer ibadetler ALLAH Teâlâ katında makbul değildir.
Hadisi şerifde:

"İslâm, ALLAH Teâlâ'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in ALLAH Teâlâ'nın Resûlü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâ'be'yi ziyaret etmen, hac yapmandır.
Buyrulmaktadır.

Selman-ı Farisi Radıyallahü anhü-den rivayete göre, Resûlullah Sallahü aleyhi vesellem Efendimiz, Şaban-ı şerifin son günü hutbe okuyarak şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Çok büyük ve mübarek bir ay sizi gölgeledi, gelmesi çok yaklaştı. O, kendisinde bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi bulunan bir aydır. ALLAH Teâlâ, onun orucunu farz, gecesinin kıyamını, Teravih namazının kılınmasını da nafile kıldı. Her kim, onda bir hayırla ALLAH'a yaklaşırsa, nafile bir ibadet yaparsa, diğer aylarda bir farz eda etmiş gibi olur. Onda bir farz işleyen ise, diğer aylarda yetmiş farz eda etmiş gibi olur. O, sabır ayıdır; sabrın karşılığı ise cennettir. O, iyilik ayıdır; o, kendisinde mü‘minin rızkı artan bir aydır. Her kim, onda bir oruçluyu iftar ettirirse, günahlarına mağfiret ve kendisinin cehennemden kurtulmasına vesile olur ve oruçlunun mükafatından bir şey eksiltilmeksizin, iftar ettirene de onun bir misli verilir.
Dediler ki:
- Ya Resûlellah! Hepimiz, oruçluya iftar ettirecek bir şey bulamaz ki... Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V)Efendimiz şöyle buyurdu:

- ALLAH Teâlâ; bir hurma, bir yudum su veya süt ile oruçluyu iftar ettirene de bu sevabı verir. O, öyle bir aydır ki, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azad olmaktır. O ayda her kim kölesinin, işçisinin işini-yükünü hafifletirse, azaltırsa; ALLAH da onu mağfiret eder ve cehennemden azad eder. O halde, onda dört şeyi çokça yapınız. Bunların ikisiyle Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisine de mutlaka muhtaçsınız. Rabbinizi kendisiyle razı edeceğiniz iki şey: La ilahe illALLAH kelime-i tevhidini söylemeniz ve O'na istiğfar etmenizdir. Mutlaka onlarsız duramayacağınız diğer iki şey ise: ALLAH'tan cennet isteyip cehennemden ona sığınmanızdır. O ayda her kim, bir oruçluyu doyurursa; ALLAH Teâlâ da ona, benim Kevser havzımdan öyle bir içirir ki, cennete girinceye kadar bir daha susamaz.

Teravih Namazı

Teravih, Arapça tervîha kelimesinin çoğulu olup rahatlatmak, dinlendirmek gibi anlamlara gelir. Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan sünnet namazın her dört rekatının sonundaki oturuş, tervîha olarak adlandırılmış, sonradan bu kelimenin çoğulu olan terâvih kelimesi ramazan gecelerinde kılınan nâfile namazın adı olmuştur.

Teravih, sünnet-i müekkededir. Kadın ve erkek için orucun değil ramazan ayının sünnetidir. Teheccüt namazı 12 rek‘atı geçmediği halde, teravih namazı yirmi rek‘attır. Yatsı namazı kılındıktan sonra ve vitirden önce kılınır. Teravihin cemaatle kılınması sünnet-i kifâyedir. Teravih on selâm ile kılınır ve beş tervîha (dinlenme) yapılır. En efdali iki rek‘atta bir selâm vermekdir, dört rek‘atta bir istirahat edilir. Beşinci tervîhadan sonra yine cemaatle vitir namazı kılınır.

Teravihde dört rek’atta bir de selâm verilebilir.


Aziz okuyucu ! biz burada Oruc ve teravih hakkında teşvik babında çok kısa bilgi verdik. Daha fazla teferruatlı  bilgi için elinizdeki mufassal ilmihal kitablarına bakınız!!!
İlmini dünyaya satmayan ve de politikacılara dalkavukluk yapmayan Âlimlerden sorunuz öğreniniz!!!

Yaptığınız ve yapacağınız ibadet ve hayırlarınızın kabulünü Cenab-ı Allah dan niyaz ederiz.
  
737 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın