QUR’ANA zıt, karşı, aykırı bütün sözde iyilikler aslında fitnedir, fesattır.
Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine, emirlerine, tavsiyelerine aykırı her şey nura değil, karanlığa götürür.
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı mütevazi ve yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.”(Maide 54.)
Âdeti değildi ama geceleyin saat ikide âniden uyanıverdi. Yatakta öbür tarafına döndü, uyuyamadı. Uykusu iyice kaçmıştı. Bari kalkayım sıcak bir çikolata yapıp içeyim, sonra yatar uyurum dedi.
Bir toplumda azgınlıklar, arsızlıklar, isyanlar çoğalır; oradaki iyiler bunları önlemeye çalışmazlar emr-i maruf ve nehy-i münker yapmazlarsa başlarına belalar, azaplar iner; bu bela ve azaplar sadece kötülere değil, genele isabet eder, kurunun yanında yaş da yanar.
Ülkemiz bu duruma gelmiştir.
Kur’anın, Sünnetin, Şeriatın kesin şekilde yasakladığı büyük günahlar, isyanlar, azgınlıklar açıkça, açıkta, küstahça, meydan okurcasına işlenmektedir.
Vaktiyle bir zamanlar Irak’ta diktatörlük vardı ama siyasete karışmamak, muhalefet yapmamak, baskıcı rejimi alkışlamak şartıyla göreceli huzur, sükun, normal akan bir hayat vardı.
Suriye’de de huzur, güvenlik vardı.
Libya’da da…